Yunanistan’ın stratejik konumu ve Türkiye ile ilişkileri

Yunanistan, Ege Denizi üzerindeki çok sayıda ada ve adacığı, Balkanlar’a açılan kapı niteliğindeki coğrafyası ve Doğu Akdeniz’deki enerji hatlarına yakınlığı sayesinde Avrupa güvenlik mimarisinde kilit bir ülke olarak öne çıkmaktadır. Avrupa Birliği ve NATO üyesi olması, Atina’ya hem savunma hem de dış politika alanında önemli bir diplomatik manevra alanı sağlamaktadır. Bu durum, Türkiye ile yaşanan her gerginliğin yalnızca ikili değil, aynı zamanda AB ve NATO çerçevesinde çok taraflı bir dosyaya dönüşmesine yol açmaktadır.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki siyasi ilişkiler, uzun yıllardır Ege’deki deniz yetki alanları, hava sahası, kıta sahanlığı ve adaların silahlandırılması gibi başlıklarda yaşanan anlaşmazlıklarla şekillenmektedir. Buna rağmen iki ülke, diyalog kanallarını tamamen kapatmak yerine, dönemsel gerilimlere karşın diplomatik temasları sürdürmeyi tercih etmektedir. Ankara’nın resmi açıklamalarında, iyi komşuluk ilkeleri ve karşılıklı saygı vurgusu öne çıkarken, Atina Bildirgesi gibi çerçeve metinler ilişkilerin geleceği için bir tür yol haritası işlevi görmektedir.

Son yıllarda, dışişleri bakanlıkları arasında düzenli siyasi diyalog toplantıları ve Ortak Eylem Planı kapsamında yürütülen temaslar, iki ülke arasındaki sorunların yönetilebilir kılınmasına katkı sağlamaktadır. Ekonomik ve ticari ilişkileri ele alan karma komisyonlar, ulaşım, enerji, turizm ve çevre gibi alanlarda somut projeleri gündeme taşımaktadır. Bu süreç, rekabetin tamamen ortadan kalkmasını sağlamasa da, krizlerin kontrollü yönetilmesi ve işbirliği alanlarının genişletilmesi açısından kritik önemdedir.

AB ve Avrupa güvenliğinde Yunanistan’ın rolü

Yunanistan, Avrupa Birliği içinde Türkiye dosyasını en yakından takip eden ülkelerden biridir ve çoğu zaman Ankara’ya yönelik karar ve yaptırım tartışmalarında öncü rol üstlenmektedir. Atina, Türkiye’yi AB için bir güvenlik riski olarak göstermeye çalışan söylemleriyle hem Brüksel-Ankara ilişkilerini hem de AB-NATO işbirliğini etkileyen bir çizgi izlemektedir. Savunma projeleri, ortak güvenlik programları ve istihbarat paylaşımı gibi alanlarda Yunanistan’ın itirazları, Türkiye’nin bazı Avrupa girişimlerine tam katılımını zorlaştırabilmektedir.

Bu yaklaşım, kısa vadede Yunanistan’ın iç siyaseti ve kamuoyu açısından destek toplasa da, uzun vadede Avrupa güvenlik mimarisini kırılgan hale getirme riski taşımaktadır. Zira enerji arz güvenliği, düzensiz göç, terörle mücadele ve siber tehditler gibi konularda Türkiye’nin dışlanması, AB’nin güney ve doğu kanadında ciddi boşluklar yaratabilmektedir. Buna karşın, Türkiye ve Yunanistan’ın savunma sanayi işbirliği, ortak tatbikatlar ve teknoloji projeleri üzerinden daha yapıcı bir çizgiye yönelmesi, hem NATO hem de AB için maliyetleri azaltacak bir seçenek olarak tartışılmaktadır.

Önümüzdeki dönemde, Yunanistan’ın Avrupa savunma projelerinde üstlendiği rolü Türkiye karşıtlığı üzerinden mi, yoksa bölgesel istikrar ve ortak çıkarlar üzerinden mi kurgulayacağı belirleyici olacaktır. Atina’nın, Ankara ile kontrollü rekabeti korurken, özellikle enerji koridorları, deniz güvenliği ve insani krizler gibi alanlarda işbirliğine alan açması, hem iki ülke hem de Avrupa için daha sürdürülebilir bir güvenlik çerçevesi yaratabilir.

Turizm, ekonomi ve halklar arası etkileşim

Yunanistan, Akdeniz’in önde gelen turizm destinasyonlarından biri olarak, Türkiye’den gelen ziyaretçiler için de cazip bir rota haline gelmiştir. Ege adaları, Atina ve Selanik gibi şehirler, kültür turizmi, deniz tatili ve kısa süreli vize kolaylıkları sayesinde Türk turistlerin yoğun ilgi gösterdiği bölgeler arasındadır. Benzer şekilde, İstanbul, İzmir ve Türk Ege kıyıları da Yunan turistler için popüler destinasyonlar olup, iki ülke arasında karşılıklı turizm hareketliliği her yıl milyonlarca insanı kapsayan bir hacme ulaşmaktadır.

Bu turizm trafiği, yalnızca ekonomik kazanç yaratmakla kalmamakta, aynı zamanda toplumsal algıların yumuşamasına da katkı sunmaktadır. Günlük hayatında komşu ülke vatandaşlarıyla doğrudan temas kuran bireyler, medya ve siyaset üzerinden şekillenen olumsuz stereotipleri sorgulama eğilimine girebilmektedir. Ortak mutfak kültürü, müzik, deniz yaşamı ve aile bağlarına verilen önem gibi benzerlikler, iki halk arasında duygusal bir yakınlık zemini oluştururken, bu durum zaman zaman siyasal gerilimlerin yumuşatılmasına da yardımcı olmaktadır.

Ekonomik açıdan bakıldığında, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ticaret hacmi, ulaşım, enerji, tarım ve hizmetler gibi alanlarda çeşitlenerek büyümektedir. İş forumları, ortak yatırım projeleri ve sınır ötesi girişimler, Ege’yi yalnızca bir anlaşmazlık alanı değil, aynı zamanda ortak refah bölgesi haline getirme potansiyeli taşımaktadır. Eğer siyasi irade istikrarlı biçimde diyalogdan yana kullanılırsa, Yunanistan ile Türkiye arasında kurulan ekonomik ağlar, gelecekte ortaya çıkabilecek krizlerin etkisini sınırlayan bir güvenlik yastığı görevi görebilir.