Süt nedir ve neden hâlâ bu kadar önemli?
Süt, memeli canlıların yavrularını beslemek üzere ürettiği, protein, kalsiyum, fosfor ve B vitaminleri bakımından zengin, besin değeri yüksek bir salgıdır; Türkiye’de hem doğrudan içme sütü hem de yoğurt, ayran, peynir ve tereyağı gibi temel ürünlerin hammaddesidir.[9]
Geleneksel beslenme kültüründe merkezi bir yer tutan süt, aynı zamanda gıda sanayii, ihracat, kırsal istihdam ve hayvancılık politikaları için stratejik bir ürün olarak kabul edilmektedir; bu nedenle üretim ve tüketimdeki her değişim, yalnızca mutfakları değil ekonomiyi de yakından ilgilendirir.[2][9]
Türkiye’de süt üretimi 2025: Dengeli ama kırılgan yapı
2025 yılında Türkiye’de süt sektörü, çiğ süt arzında zayıflama ile işlenmiş ürünlerdeki artışı aynı anda yaşayan ikili bir yapı sergilemektedir; Ekim 2025’te ticari süt işletmelerince toplanan inek sütü miktarı, geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık %3’ün üzerinde azalmıştır.[2][3][5]
Buna karşın Ocak–Ekim döneminde inek peyniri, yoğurt, ayran-kefir ve tereyağı üretiminde artış kaydedilmesi, sınırlı çiğ süt arzına rağmen sektörün katma değerli ürünlere yönelerek toplam üretim hacmini korumaya çalıştığını göstermektedir.[3][4]
İklim değişikliği kaynaklı sıcak hava dalgaları ve kuraklık, yem maliyetlerindeki artış ve küçük üreticilerin sürülerini küçültmesi, çiğ süt arzını orta vadede daha da kırılgan hâle getirme potansiyeline sahiptir; bu tablo, gıda fiyatları ve arz güvenliği açısından sütü kritik bir ürün konumuna taşımaktadır.[2][9]
Tüketim trendleri: Fermente ürünlerin yükselişi
2025 verileri, Türkiye’de süt tüketiminin içme sütten fermente ürünlere doğru kaydığını açık biçimde ortaya koymaktadır; ayran ve kefir üretiminde yaklaşık %8, yoğurt üretiminde ise %5 civarında artış görülürken, bazı aylarda içme sütü üretiminde yıllık bazda düşüş kaydedilmiştir.[2][3][4]
Bu eğilim, tüketicinin daha tok tutan, pratik, probiyotik etkisiyle bağırsak sağlığına katkı sağlayan ürünlere yöneldiğini; aynı zamanda fiyat hassasiyeti ve değişen kahvaltı alışkanlıklarının sade içme sütü talebini sınırladığını göstermektedir.[2][9]
Süt sanayii açısından bakıldığında, yoğurt, ayran, kefir ve peynir gibi ürünlere ağırlık vermek hem daha yüksek kâr marjı hem de daha uzun raf ömrü sayesinde risk dağıtımı sunmakta; önümüzdeki dönemde fonksiyonel ve zenginleştirilmiş süt ürünlerinin bu trendi daha da güçlendirmesi beklenmektedir.[2][3][9]


