Çiğ süt nedir ve neden gündemde?
Çiğ süt, sağlıklı hayvanların meme bezlerinden sağıldıktan sonra herhangi bir ısıl işlem veya endüstriyel işleme tabi tutulmamış, doğal hâlini koruyan süttür. Yüksek protein, yağ, vitamin ve mineral içeriği sayesinde besleyici bir gıda olmakla birlikte, hijyen ve depolama koşullarına son derece duyarlı bir üründür.
Türkiye’de çiğ süt, hem geleneksel mutfakta kaynatılarak içimlik süt olarak hem de peynir, yoğurt, tereyağı gibi ürünlerin hammaddesi olarak merkezi bir konuma sahiptir. 2025’te artan üretim hacmi, fiyat tartışmaları, ihracat hedefleri ve gıda güvenliği gündemi, çiğ sütü hem ekonomik hem de sağlık boyutuyla ön plana çıkarmaktadır.
2025’te Türkiye’de üretim, fiyat ve arz görünümü
Ulusal Süt Konseyi verilerine göre Türkiye’nin çiğ süt üretimi son üç yılda düzenli biçimde artmış; 2023’te yaklaşık 21,5 milyon ton olan üretim 2024’te 22,4 milyon tona yükselmiş, 2025 yılı sonunda ise 23,5 milyon tonun üzerine çıkması beklenmektedir.[2] Bu artış, iç pazar talebinin büyük ölçüde yerli üretimle karşılandığını ve aynı zamanda ihracat potansiyelinin güçlendiğini göstermektedir.
2025 yılı için çiğ inek sütü tavsiye fiyatları, %3,6 yağ ve %3,2 protein içeren süt baz alınarak yılın ilk döneminde litrede 17,15 TL, yılın son çeyreğinde ise 19,60 TL seviyesine kadar çıkarılmıştır.[3] Buna karşın Ekim 2025 verileri, bazı aylarda toplanan çiğ süt miktarında azalma olduğuna, yani arz tarafında dalgalanmalar yaşandığına işaret etmektedir.[4][7] Arzın zayıflaması, özellikle peynir ve tereyağı gibi katma değerli ürünlerde maliyetlere ve raf fiyatlarına yansıyabilecek bir baskı unsuru hâline gelebilir.
Gıda güvenliği, kayıt dışılık ve sağlıklı tüketim
Çiğ süt, uygun koşullarda üretilmediğinde Salmonella, E. coli ve Brucella gibi patojen mikroorganizmalar barındırabileceği için gıda güvenliği açısından hassas bir üründür. Bu nedenle çiğ süt; sağım, soğutma ve nakliye aşamalarında hijyenik şartlarda üretilmeli, tüketilmeden önce evde mutlaka yeterli süre kaynatılmalıdır. Fazla uzun kaynatma ise bazı vitaminlerin kaybına yol açabileceğinden, kaynama noktasına getirip birkaç dakika fokurdatmak dengeli bir yaklaşım kabul edilmektedir.
TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, Türkiye’de üretilen çiğ sütün önemli bir kısmının kayıt dışı kaldığını ve bunun hem denetimi zorlaştırdığını hem de sağlıklı, sürdürülebilir bir piyasa oluşumunu engellediğini vurgulamaktadır.[8] Kayıt dışı üretim, tüketicinin sütün kaynağı, soğuk zincir koşulları ve mikrobiyolojik kalitesi hakkında yeterli bilgiye sahip olmamasına neden olur. 2025’te yaygınlaşan kapıya teslim doğal çiğ süt hizmetleri ise, soğuk zincir ve düzenli analiz gibi profesyonel uygulamalar eşliğinde yürütüldüğünde hem üretici hem tüketici için fırsat yaratmakta; ancak denetim ve izlenebilirlik sağlanmadığında riskleri de beraberinde getirmektedir.


