Hızır Aslıyüksek kimdir?
Hızır Aslıyüksek, 1973 yılında Rize’nin Ardeşen ilçesinde doğmuş Türk hekim, akademisyen ve Adli Tıp Kurumu Başkanıdır.[1][2] Tıp eğitiminden sonra belediyelerde pratisyen hekimlik yapmış, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde sağlık kurumları yöneticiliği yüksek lisansını tamamlamıştır.[1][2]
2003 yılında “Adli Tıp Kurumu İşleyişinin Analizi” başlıklı teziyle adli tıp uzmanı unvanını alan Aslıyüksek, farklı ihtisas kurulları ve şube başkanlıklarında görev yaptıktan sonra üniversitede öğretim üyesi olmuştur.[1][2][3] 29 Ocak 2022’de Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na atanarak Türkiye’de adli tıp alanının en üst düzey yöneticilerinden biri haline gelmiştir.[1][2]
Adli Tıp Kurumu’ndaki rolü ve artan iş yükü
Aslıyüksek’in başkanlığındaki Adli Tıp Kurumu, her yıl yüz binlerce dosyanın incelendiği, on binlerce otopsi ve adli muayenenin yapıldığı bir merkez konumundadır.[4] 2025’in ilk 8 ayında 615 bin 944 dosyanın incelendiğini, 18 binden fazla otopsi ile on binlerce ölü ve adli muayenenin gerçekleştirildiğini açıklamıştır.[4]
Bu veriler, trafik kazalarından şüpheli ölümlere, cinsel suçlardan iş kazalarına kadar geniş bir yelpazede adli tıp raporlarının soruşturmaların seyrini nasıl belirlediğini göstermektedir.[4] Aslıyüksek ayrıca adliyeler ve savcılıklarla kurulan yakın iş birliğinin, raporların hem hızını hem de kalitesini artırdığını vurgulamak üzere farklı illerde ziyaretler ve toplantılar gerçekleştirmektedir.[5]
Uyuşturucu testleri ve saç analizi açıklamaları
Son dönemde Hızır Aslıyüksek’in en çok ses getiren açıklamaları, uyuşturucu ve yasaklı madde testlerine ilişkindir.[6][7][8] Kamuoyunda sıkça tartışılan “kan, idrar ve saç testleri ne kadar güvenilir, ne kadar geriye gidebilir?” sorularına teknik verilerle yanıt vererek yanlış bilinen noktaları düzeltmektedir.[6][7]
Aslıyüksek, saç örneğiyle 12 aya kadar geriye dönük yasaklı madde kullanımının tespit edilebildiğini, bunun saçın uzama hızı ve alınan örnek uzunluğuyla bağlantılı olduğunu belirtmektedir.[7][8] Kan ve idrar testlerinin daha kısa süreli bir zaman dilimini gösterdiğini, buna karşılık saç analizinin kişinin uzun dönemli kullanım profilini ortaya koyabildiğini ifade ederek, modern laboratuvar teknikleri sayesinde testleri “kandırma” girişimlerinin çoğunlukla tespit edilebildiğini vurgulamaktadır.[6][7][8]


