Yüksel Aksu kimdir, sineması neden özgün?

Yüksel Aksu, 1966’da Muğla’nın Ula ilçesinde doğan, Dokuz Eylül Üniversitesi Sinema-TV Bölümü mezunu yönetmen, senarist ve oyuncudur.[5][7] Ege taşrasından beslenen hikâyeleri, yerel dili ve mizahı sinemasının merkezine alarak Türkiye sinemasında kendine özgü bir yer edinmiştir.[1]

Onu farklı kılan, kökleriyle kurduğu sıkı bağ ve taşra yaşamını karikatürize etmeden, sevecen ama eleştirel bir gözle anlatmasıdır.[1] Aksu’nun filmlerinde, “küçük insanların büyük hikâyeleri”, halk deyişleri, yöresel mizah ve toplumsal hafıza iç içe geçer; bu da yerel bir fon üzerinde evrensel bir duygu dünyası yaratır.[1]

Dondurmam Gaymak, Entelköy Efeköy’e Karşı ve toplumsal hafıza

Dondurmam Gaymak, Aksu’nun sinemasında bir dönüm noktası olarak kabul edilir; yerel halkın yoğun biçimde rol aldığı film, küçük bir kasabadaki dondurmacının mücadelesi üzerinden taşranın kendi diliyle var olabileceğini kanıtlamış ve ulusal-uluslararası festivallerde ödüller almıştır.[1] Film, mizahın ardına gizlenmiş sınıfsal ve ekonomik sorunlara dair incelikli gözlemler içerir.

Entelköy Efeköy’e Karşı ise Ege köyüne yerleşen çevrecilerle köylüler arasındaki çatışma üzerinden çevre mücadelesi, enerji politikaları ve kırsal dönüşüm tartışmalarını mizahi bir çerçeveye taşır.[1] Aksu, bu filmle ekoloji ve politika gibi ağır konuları gündelik hayatın çatışmaları üzerinden anlatarak izleyiciyle yakın bir bağ kurar.

Anadolu’nun Son Göçerleri: Sarıkeçililer gibi belgesel işlerinde ise göçebe toplulukların yaşamını kayda geçirerek, hızla dönüşen Türkiye toplumunun unutulan hafızasını sinema aracılığıyla korumaya çalışır.[1][3] Böylece Aksu’nun filmografisi, hem güldüren hem düşündüren, hem de kültürel bir arşiv işlevi gören bütünlüklü bir yapı kazanır.

Diziler, dijital platformlar ve son projeler

Aksu, yalnızca sinema filmleriyle değil, televizyon ve dijital platform dizileriyle de geniş bir izleyici kitlesine ulaşmıştır. Yasemince, Yılan Hikâyesi, Leyla ile Mecnun, Avlu ve Holding gibi yapımlarda yönetmen olarak imza atan Aksu, türler arasında geçiş yaparken bile kendine has mizahi ve insancıl bakışını korur.[1][2][3]

Son dönemde Cem Karaca’nın Gözyaşları gibi biyografik projelere yönelmesi, onun Türkiye’nin kültürel ikonları ve yakın tarihine dair ilgisini ortaya koyar.[1][3] Bu film, yalnızca bir müzisyenin hayatını değil, aynı zamanda Türkiye’nin politik ve kültürel çalkantılarını da arka planda hissettiren bir yapım olarak dikkat çekmektedir.

2025 vizyonlu Bak Postacı Geliyor ise, Aksu’nun hem senaryosunu yazdığı hem yönettiği ve vizyona girişinde olumlu tepkiler alan güncel bir projedir.[4][6] Yaklaşan Yılmaz: Çirkin Kral ve Camları Kırın Kuşlar Kurtulsun gibi filmlerle birlikte bakıldığında, Aksu’nun hem Yeşilçam mirasına hem de çağdaş Türkiye gerçekliğine odaklanarak yaratıcı çizgisini sürdürdüğü görülmektedir.[1][3]