“Güllünün kızı” nedir, neden trend oldu?
“Güllünün kızı” ifadesi, arabesk-fantezi müziğin tanınmış ismi Güllü’nün şüpheli ölümüyle bağlantılı olarak yürütülen soruşturmada adı geçen kızı Tuğyan Ülkem Gülter’i tanımlamak için kullanılan bir terim haline geldi.[2][3] Son gelişmelerle birlikte bu ifade, haber başlıklarında ve sosyal medya paylaşımlarında sıkça yer alan bir etiket olarak öne çıkıyor.[1]
Hakkında yakalama kararı bulunan Gülter’in bir arkadaşıyla birlikte yurt dışına çıkış hazırlığındayken gözaltına alınması, hem televizyon kanallarında hem de dijital platformlarda geniş yankı uyandırdı.[1][2] Bu nedenle, kullanıcılar olayın ayrıntılarını öğrenmek için arama motorlarında yoğun biçimde “güllünün kızı” terimini aramaya başladı.[3]
Soruşturmanın seyri ve gözaltı süreci
Güllü’nün ölümü sonrası başlatılan soruşturmada, evdeki kamera sistemleri, olay anına ait olabileceği belirtilen görüntüler ve o gece eve girip çıkan kişilere ilişkin kayıtlar inceleniyor.[1][2] Basına yansıyan bilgilere göre, yaklaşık iki buçuk aylık teknik ve fiziki takip sürecinin ardından, Güllü’nün kızı ve kızının bir arkadaşı hakkında yakalama kararı çıkarıldı.[2][3]
Gözaltı anına ait görüntülerde, Tuğyan Ülkem Gülter ve arkadaşı olduğu belirtilen kişinin valizleriyle birlikte bir binadan çıktıkları ve araçlarına binmek üzereyken polis ekiplerince durduruldukları aktarılıyor.[1] Bu operasyonun, şüphelilerin İstanbul’da olduklarının ve yurt dışına çıkış hazırlığı yaptıklarının tespit edilmesi üzerine gerçekleştirildiği ifade ediliyor.[1][2]
Toplumsal yansımalar ve devam eden süreç
“Güllünün kızı” terimi, yalnızca bir kişiyle sınırlı kalmayıp, Türkiye’de adli süreçlerin medyada sunuluş biçimi ve sosyal medyadaki hızlı yargılamalar hakkında geniş bir tartışmayı da beraberinde getirdi.[3] Olayla ilgili haberler ve paylaşımlar, kimi kesimlerce suçluluk algısını güçlendirirken, kimilerince de masumiyet karinesinin ihlal edildiği eleştirilerine yol açıyor.[3]
Savunma tarafı, özellikle “kaçma hazırlığı” iddialarına ve soruşturma tamamlanmadan yapılan yorumlara itiraz ederek, dosyadaki deliller değerlendirilmeden kesin hükme varılmaması gerektiğini vurguluyor.[1][3] Önümüzdeki süreçte savcılık ve mahkeme kararları, hem Güllü’nün ölümünün aydınlatılması hem de “güllünün kızı” ifadesinin kamuoyundaki anlamı açısından belirleyici olacak.[2]


