Ertuğrul Özkök kimdir?
Ertuğrul Özkök, 1947 yılında İzmir’de doğmuş, Türkiye’de hem akademi hem de basın dünyasında önemli roller üstlenmiş bir gazeteci, yazar ve eski genel yayın yönetmenidir. İzmir Namık Kemal Lisesi’nin ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın ve Yayın Yüksekokulu’nda lisans eğitimini tamamlamış, sonrasında Fransa’da iletişim bilimleri alanında doktora yapmıştır.
Akademik kariyerine Hacettepe Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak başlayan Özkök, 1986 yılında doçent olduktan sonra üniversiteden ayrılarak Hürriyet gazetesine geçmiştir.[1][2][4] Hürriyet’te Ankara ve Moskova temsilciliklerinden sonra genel yayın yönetmenliği görevini üstlenmiş, bu görevini yaklaşık 20 yıl sürdürerek Türk anaakım medyasının en etkili isimlerinden biri hâline gelmiştir.[1][2][4]
Kariyeri, yayınları ve fikir dünyası
Özkök’ün kariyeri, TRT’de muhabirlikle başlayıp akademiye, oradan da anaakım basının zirvesine uzanan bir çizgi izler.[1][2] Hürriyet’teki genel yayın yönetmenliği yıllarında gazete, Türkiye’de merkez medya denildiğinde ilk akla gelen yayınlardan biri olmuş; bu dönemde izlenen yayın politikası, laiklik, modernleşme, AB süreci ve sivil–asker ilişkileri gibi başlıklarda onun kişisel tercihleriyle de özdeşleştirilmiştir.[2][4]
Gazetecilik kariyerinin yanı sıra Özkök, iletişim ve toplum ilişkisini irdeleyen çok sayıda kitap kaleme almıştır. “Sanat, İletişim ve İktidar”, “Kitlelerin Çözülüşü”, “Elveda Başkaldırı”, “Stalin Baroku”, “Artakalan Zamanda”, “Tuhaf” ve “Bir Beyaz Türk’ün Hafıza Defteri” gibi eserleri; Türkiye’de kitle kültürü, sol–liberal dönüşüm ve kentli orta sınıfın zihinsel dünyasını anlamak açısından referans kabul edilmektedir.[1][2][4]
Bugünkü etkisi ve kamuoyundaki rolü
Ertuğrul Özkök, Hürriyet’teki genel yayın yönetmenliği görevinden ayrılmasına rağmen, köşe yazarlığı, televizyon programları ve dijital mecralardaki yorumlarıyla Türkiye’de kamuoyu oluşturmaya devam etmektedir.[1][2][5] Özellikle güncel siyasal gelişmeler, kültürel dönüşüm, yeni medya düzeni ve yaşam tarzı tartışmaları hakkında yaptığı değerlendirmeler, hem destekçileri hem de eleştirmenleri tarafından yakından takip edilmektedir.
Son yıllarda televizyon kanallarına konuk olması, dijital platformlarda yayımlanan söyleşilerde görünürlük kazanması ve popüler isimler üzerine kaleme aldığı yazılar, adının sık sık trend listelerine girmesine neden olmaktadır.[4][5] Geleneksel anaakım medyadan gelen bir figür olarak dijital ve çok ekranlı medya düzenine uyum sağlaması, onu yalnızca geçmişin bir medya yöneticisi değil, hâlâ aktif bir kanaat önderi konumuna yerleştirmektedir.


