Yeni asgari ücret nedir ve neden gündemde?

Yeni asgari ücret, Türkiye’de bir işçiye yasal olarak ödenebilecek en düşük ücretin her yıl Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından yeniden belirlenmesiyle ortaya çıkan rakamı ifade eder. Mevcut durumda net asgari ücret 22.104 TL düzeyindedir ve milyonlarca çalışan, 2026 yılında geçerli olacak yeni tutarın ne olacağını merak etmektedir.

Bu kavram bugünlerde özellikle önemli çünkü yüksek enflasyon ortamında ücret artışları, hem çalışanların alım gücünü korumak hem de işverenlerin maliyetlerini yönetmek açısından kilit bir rol oynamaktadır. Komisyonun alacağı karar, yalnızca ücretleri değil, işsizlik sigortası, tazminat hesapları ve sosyal yardımlar gibi çok sayıda kalemi de doğrudan etkiler.

Komisyon süreci ve güncel gelişmeler

Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2026 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere ilk toplantısını yaptı ve süreç resmen başladı. Gözler şimdi ikinci toplantıya çevrilmiş durumda; bu toplantıda tarafların daha somut zam oranları ve rakam teklifleriyle masaya oturması bekleniyor.

Komisyonda işçi, işveren ve devlet temsilcileri yer alıyor. İşçi kesimi, özellikle gıda ve barınma başta olmak üzere temel harcamalardaki fiyat artışlarını gerekçe göstererek güçlü bir zam talep ederken; işveren kesimi, işçilik maliyetleri, rekabet baskısı ve istihdam kaybı riskini öne sürerek daha sınırlı artışlardan yana pozisyon alıyor. Hükümet ise enflasyon hedefleriyle uyumlu, ancak toplumsal beklentileri de gözeten bir orta yol formülü üzerinde duruyor.

Zam senaryoları ve ekonomik etkiler

Henüz resmi rakam açıklanmamış olsa da, 2026 için yeni asgari ücrete ilişkin çok sayıda tahmin ve senaryo gündemde. Uzman analizlerinde, geçmiş yıllardaki zam oranları, enflasyon beklentileri, ekonomik büyüme ve toplu iş sözleşmeleri dikkate alınarak, 2025 seviyesinin oldukça üzerinde bir brüt ve net ücret artışı öngörülüyor. Bazı ekonometrik projeksiyonlarda, brüt asgari ücretin 2026’da 32 bin TL civarına yükselebileceği tahmin ediliyor; bu da net ücrette de hissedilir bir artış anlamına geliyor.

Sosyal güvenlik uzmanları ve sendika temsilcileri, tartışmalarda açlık sınırı ve yoksulluk sınırı verilerinin de dikkate alınmasını talep ediyor. Açlık sınırına yaklaşan mevcut gıda ve barınma maliyetleri nedeniyle, yeni asgari ücretin 30 bin TL bandının belirgin biçimde üzerine çıkması gerektiğini savunan görüşler bulunuyor. Bu durum, özellikle büyükşehirlerde tek maaşla geçinmeye çalışan hanelerin bütçesi açısından belirleyici olacak.

Diğer yandan, asgari ücrette yapılacak güçlü bir artış, işverenlerin toplam maliyetlerinde yükselişe yol açacağı için bazı sektörlerde kayıt dışı istihdam, işten çıkarmalar veya istihdamı yavaşlatma gibi sonuçlar doğurabilir. Buna karşılık, düşük gelirli kesimin eline geçen ek gelir, iç tüketimi artırarak büyümeye destek verebilir. Bu nedenle yeni asgari ücret, hem sosyal hem de makroekonomik dengeler bakımından dikkatle kalibre edilmesi gereken kritik bir politika aracıdır.