Göksel Aşan kimdir?
Göksel Aşan, maliye alanında akademik kariyere sahip bir profesör olup, uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı ve ardından Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak görev yapmış bir isimdir.[1][4][8] İstanbul doğumlu olan Aşan, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Maliye Bölümü’nde tamamlamış, kamu finansmanı ve ekonomi politikaları alanında çalışmalarıyla öne çıkmıştır.[4][8]
10 Temmuz 2018’de kurulan Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi’nin ilk başkanı olarak atanan Aşan, bu görevle birlikte Türkiye’nin finansal mimarisi ve yatırım stratejilerinde etkili bir rol oynamıştır.[4][8] Ofisin 28 Mart 2025’te lağvedilmesinin ardından ise Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak görevini sürdürmüş, yaklaşık yedi yıl boyunca ekonomi ve maliye konularında Cumhurbaşkanlığı’na danışmanlık yapmıştır.[1][4][9]
İstifa süreci ve resmi gerekçe
Göksel Aşan, 19 Kasım 2025’te yaptığı açıklama ile Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı görevinden ayrıldığını duyurmuş ve istifasını “kişisel nedenler” ile gerekçelendirmiştir.[1][3][4] Sosyal medya üzerinden paylaştığı mesajında, Cumhurbaşkanı’na teşekkür etmiş; görev süresi boyunca kendisine destek verenlere minnettarlığını ifade ederek, sağlığı el verdiği müddetçe ülkeye hizmet etmeye devam edeceğini belirtmiştir.[1][4]
Resmi kayıtlara yansıyan tek gerekçe kişisel nedenler olsa da, istifanın zamanlaması ve hemen ardından gündeme gelen iddialar, kamuoyunda farklı yorumlara yol açmıştır.[1][3] Birçok haber sitesi ve yorumcu, Aşan’ın ani ayrılışını sadece bürokratik bir tercih olarak değil, arka planda süren soruşturmalarla bağlantılı olabilecek siyasi bir gelişme olarak değerlendirmektedir.[2][3][5]
Rüşvet iddiaları ve soruşturmanın yankıları
İstifanın ardından gündemin merkezine oturan asıl başlık, Göksel Aşan’ın adının geçtiği Can Holding soruşturması olmuştur.[1][2][5] Rasim Ozan Kütahyalı, bir televizyon programında ve sosyal medya paylaşımlarında, Aşan’ın bu dosyada şüpheli sıfatıyla ifade verdiğini ve Can Holding’den rüşvet aldığı iddiasıyla soruşturulduğunu öne sürmüştür.[2][5][7] Kütahyalı’ya göre bu soruşturma ilerlemekte ve dosya, kapatılmayacak kadar önemli bir içerik barındırmaktadır.[2][5]
Bu iddialar, kamuoyunda büyük yankı uyandırmış; özellikle iktidara yakın bir yorumcudan gelmesi nedeniyle ciddiyetle tartışılmaya başlanmıştır.[5][7] Ancak şu ana kadar yargı makamları veya Cumhurbaşkanlığı cephesinden iddiaları doğrudan teyit eden ya da reddeden kapsamlı bir açıklama yapılmamıştır; dolayısıyla Aşan hakkındaki rüşvet suçlamaları hukuken halen iddia niteliğini korumaktadır.[1][5] Buna rağmen, tartışmalar Türkiye’de siyaset-sermaye ilişkileri, şeffaflık ve hesap verebilirlik standartları açısından önemli bir test olarak görülmektedir.[2][5][6]
Siyasi ve toplumsal etkiler
Göksel Aşan vakası, yalnızca bir bürokratın istifası olmanın ötesine geçerek, iktidarın ekonomi yönetimi ve etik standartları hakkında geniş bir tartışma başlatmıştır.[2][5][6] En üst düzeyde görev yapmış bir başdanışmanın rüşvet ve kara para soruşturmasıyla anılması, devlet kademelerindeki denetim mekanizmalarının gücü ve bağımsızlığına dair soruları gündeme getirmektedir.[2][6]
Önümüzdeki süreçte soruşturmanın seyri, kamuoyunun sürece ne kadar şeffaf biçimde tanık olacağı ve iddiaların yargı önünde nasıl sonuçlanacağı, hem Göksel Aşan’ın kişisel konumunu hem de Türkiye’de üst düzey bürokratlara duyulan güveni doğrudan etkileyecektir.[2][5] Bu nedenle “Göksel Aşan” adı, bugün sadece geçmiş görevleriyle değil, aynı zamanda siyasal sistemin hesap verebilirlik sınavı olarak da yakından takip edilmektedir.[5][6]


